Perşembe, Kasım 18, 2010

Kalktım Bi Kek Yaptım


Cam sıkıntısından evde ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Bari kalkıyım herzamanki kekimden çırpıyım dedim.
Hızımı alamadım birazdan sarma yapıcam.
Eee artık ev hanımıyım.
Alışmalıyım boş vakitlere, can sıkıntılarına.
Zuhal Topal, Esra Erol izleyicisi olmadan değişik uğraşlar edinmeliyim.
Ayy imdaaat, kurtarın beni bu sıkıntıdan

Salı, Kasım 16, 2010

Babam'a

Benim canım babacığım


           Satırlarıma başlamadan önce öperim nasırla örülmüş ellerinden. Zamanın geçmek bilmediği uzun saatler geçti ayrılalı senden. Nasılsın şimdi babacığım, iyimisin? Dağları huzur veren memleketimizde, Suları berrak akan Martta kır çiçekleri açan, vaktin muhabbette eridiği memleketimizde nasılsın? İyi olmamak için sebep, kederlenmek için neden, ağlamak için zaman yok değil mi babacığım orda. Dışarı çıkmadığında bazen, arayıp soran komşular, yalnız kaldığında yalnızlığını paylaşan, kara gün dostları, gelip hal hatır soran akrabalar var değil mi babacığım orda? İyi değilim demek için sebep bulunmaz zaten orda. Değil mi benim canım babam. Belki ilk defa bu kadar düşünüp, resmine bakıp bu kadar dolup hüzünleniyorum. Bu kadar ırak hissediyorum kendimi sana…

             Yokluğun bu kadar dokunmamıştı bana. Daha önce bu kadar ağlamamıştım. Büyüttüğüm hüznümden ağlayarak hiç yazmamıştım sana. Hayat beni ağlatmamıştı baba. Yalan beni kanatmamıştı şah damarımdan. Gurbet bana hiç bu kadar dokunmamıştı. Canım babacığım senden uzak yaşamak o sıcacık nefesinden, o gülen gözlerinden, insana güven veren can veren onurlu yüzünden, ayrı kalmak ayrı yaşamaya çalışmak çok zor babacığım bu şehirde. Bu soğuk ve yabancı şehirde kara bir kâbustan başka hiç bir şey değil. Yokluğu yüreğimin en ücra köşesini bile dağlayan hasretini, kanadı kırık çekmek çok ağır geliyor bana babam. Şimdi sen olsaydın yanımda, “kızım” deseydin “merruşem” deseydin. Bu şehre bu kadar öfkelenmezdim, sağır gecelere şikâyet etmezdim sensizliği, belki gözlerim kan çanağına dönüşmezdi baba. Gülmeyi unutturdu bu şehir bana. Unuttum iyiyim demeyi. Bana hal hatır soranlara gülmeyi ne kadar özledim baba. Seni ne kadar özledim baba. Bende gülebilirdim belki herkes gibi. Anlatılınca kahkaha atılan bir fıkraya belki de bende mutlu olabilirdim. Ama şimdi sen yoksun yanımda gözlerime hayalini getirip resmine bakıp bakıp ağlamaktan başka ve şu mahzun halimi yazmaktan başka hiçbir şey yok bende babacığım.

     Bu şehir beni hiç sevmedi baba. Hiç sarmadı beni. Hiç gülmedi bana. Geldim geleli hep düşman kesildi, boynumu büktüm karşısında yinede kabul etmedi beni bu şehir baba. Hiç kucaklamadı bu şehir beni… Yarın yine işe buruk gideceğim, Heveslerim kırık ve soluk. Yarın yine titreşecek dilimdeki kelimeler, zorda olsa güçte olsa yalanda olsa gülüyor gözükeceğim…

      Dualarını eksik etme baba. Senin hasretin bana kar kadar pak, kan kadar hak babam. Hoşça kal babacığım…Seni çok seviyorum.

UMUT

Size son yılların en güzel filmini tanıtıyım.

Adı, Umut.

Öyle çok ağlattıki beni, film bittikten sonra bile etkisindeydim hala...

Şiddetle tavsiye ediyorum. Filmin içeriği hakkında hiç bişey yazmıycam. Eğer izliycekseniz büyüsünü bozmak istemiyorum. Sadece söyleyeceğim tek şey. Evliyseniz eşinizle, bekarsanız sevgilinizle yada babanızla bu filmi izlemek. Benim sayemde şuan bu filmi izleyen onlarca kişi oldu. Bende izleyen arkadaşlarım, eşlerine izletmek için aldılar. Eşlerse iş arkadaşlarına izletmek için...

Mutlaka izleyin derim.

Pazartesi, Kasım 15, 2010

Tek Kişilik Bayram


        Ömrü hayatımda ilk defa tek başıma bayram geçiricem. Evde tek başına bi bayram. Eşim turizmci olduğu için  çalışacak bayram boyunca. Sanki dışarı çıkacakmışım gibi, birileri gelecekmiş gibi şimdiden giyeceğimi hazırladım. Evde süslenip oturucam köskös.

       Küçüklüğümü hatırladım şimdi, aile büyüklerimiz köyde yaşadıkları için babam arefe gününden köye götürürdü bizi, bizim oralarda bayramlarda ellere kına yakılır. Zor ederdik ablamla akşamı kınalarımız yakılsın diye. Babaannemi deli ederdim "hadi kına, hadi kına" diye. Kınalar yakılır yatağa girilirde uyku tutarmı hiç. Babaannem tembihlerdi "köpekler havlamaya başlamadan önce uyuyunki kınalarınız güzel tutsun". Mümkünmü uyumak yarın bayram. Bütün köy elde bi poşetle gezilecek şeker toplanacak. Bide herkezden sakladığın cici bayramlıklar giyilecek.

       Ah ahhh. Ben yine annemleri özledim. En yanlarında olmam gereken zamanlarda yokum yaf.

       Babam "gel kızım" diyo. Nasıl geliyim baba?

      İçime tır yüküyle dert.

      Gelmem mi babacım koşa koşa, benim elimde olsa.
     
     Kızın tek başına bayram geçirecek, ama sana "çok güzel bi bayramdı arkadaşlarla felan toplandık, yedik içtik, eğlendik" diycek. 
     Babada inanacak. Böyle geçecek bütün bayramlar.....
      

Pazar, Kasım 14, 2010

tüüüü sakar şeyyy

Çok sevdiğim allığımı az önce yere düşürdüm, tuz buz oldu..
Bayram önü oldumu şimdi bu yaaaa
Makyajı allık olmadan bitiremem ki ben şimdi.
Altıüstü bi allık ama kendime çok sinirliyim. "sakar nasıl becerebildin" diyip duruyorum.
Tühh!!!!

Perşembe, Kasım 11, 2010

Ben Geldiiiimm



Çoook uzun zaman oldu çoookkk..

ha bugün ha yarın derken sonunda oturdum başına bloğumun.

Ne çok şey kaçırmışım üzüldüm :(((

bundan sonra buralardayım.

İşten çıktım:((((( bol bol vakit var artık.

Cuma, Temmuz 30, 2010

Yanlış alarm

Hamilelikle ilgili olan yazımda yanlış alarm vermişim. Hayret yaa bu sefer ben bile inanmıştım. Hayırlısı olsun tabiki.
Hem daha erkendi zaten :))

Çarşamba, Temmuz 21, 2010

size bişey söylüyüm müü??

Galiba ben hamileyim! ama galiba daha belli değil. :)))
bakıcaaazz....

Salı, Temmuz 20, 2010

Parmağımı Kestim

Tereyağ keserken  parmağı kestim. 1hafta oldu keseli ama henüz kapanmadı ve hala üst kısmı hissiz. Doktor 3 dikişlik yeri var dedi. İğneden korktuğum için binbir inatla attırmadım dikişi. Düşündükçe bile kalbimin sıkışmasına nedendir iğne.. Iğğğğğ
İlk 3 gün kesik oynak yerdeolduğu için altında destekle sarıldı.
Desteği aldığım ilk akşam parmağımı hiç hissetmedim. Bütün parmaklarım oynuyo amao sabit.
korktum valla bidaha hiç kullanamıycam böyle kalacak diye :)
Mideler bulanmasın diye iyileşmiş halinin fotosunu koyuyorum.
Yoksa varya bakmaya korkardınız.
Anneme sölemiştim parmağımı kestim diye.
Bana ne dedi biliyomusunuz?
"Gamze, duyduğumdan beri parmağımı bi yere değdiremiyorum, sanki yara bende"
Ahhh canım annem.
Analar evladının biyeri acıdığında hissedermiş acıyı derler ya
Doğru işte.
Canımın en köşesi.
Babamda yarın ameliyata yatacak yine. Artık iyileşsin istiyorum.
2 senedir kemoterapi yıprattı.
Şimdedi bağırsağında daralma olmuş bağırsağa tel bırakacaklarmış.
Canım babama şifa istiyorum, anneme sabır...
Çok doluyum zaar.Eee kaç gündürde yazmadım ya hiç bişey birikmiş.
Niye yazmadım? Anam bir yoğunum bir yoğunum.  Uçmadan, kaçmaya fırsatım yok.
Bide parmak meselesi girdi.
Öfff, çenemde düşünce tam düşer benim.
Ablam bana paket göndermiş bugün onuda yazıyım. İki güne bende olur. İçinde benim için yaptığı kara kalem çalışma var. Çerçeveletmiş göndermiş.Gelince yayınlarım. Bide bizim ufaklık halimizi çizmiş. Benim kafa sarı, ağzımda emzik, elimde oyuncak. :)
Canım çok sıkkın yaa, üstüme geliyolar.
öööff baymıyım neyse hadi öptüm sizi.
Ne dengesiz bi yazı olmuş yaa yayınlamadan önce bi okuyum dedim. Püüü benim edebiyatçı ruhuma.

Pazartesi, Temmuz 12, 2010

Farkettiniz mi?

Ben yokum uzun süredir farkettiniz mi?

Pazartesi, Haziran 28, 2010

Pişi Yaptımm


Bu hafta sonu bi arkadaşa oturmaya gittim, giderkende boş gitmemek için eşimin çok sevdiği Damla Çikolatalı kek vee ilk denemem olan pişiyi yaptım.
Anam ne pıratik bişeymiş.
 At hamuru yağın içine iki saniyede pişsin.
Geçen sefer kekin içine daha çok damla çikolata katıcam demiştim, bol olunca daha iyi oldu. Eşim çikolatalı yanından koy diyemedi.  :)) Bide extra olarak içinde nescafe var.
Daha bi leziz oldu.
Diyet münasebetim nedeniyle pek fazla yiyemediysemde ellerime sağlık.
Hey gidi heyy annecim görse bunları ne kızar ama bana.
Bekarken böle şeyler yapmak için bin dereden u getirir çoğundada yapmazdım. Hele ki pişi! O yapar ben yerdim :))
Memelekete tatile gittiğimde ben yapıcam artık, bu sefer ben yapıcam annecim, babacım yiycek. 
Uff...
Çok özledim.
Yeşil gözlü Paşamıııı,annecimiii, babacımııı, ablacığımı veee kuzumu.
Herkezi. 

Cuma, Haziran 25, 2010

Yeni Bluzum

Bu zamana kadar çok pahalı bulduğum ve vitrinine bile göz gezdirmediğim mağaza kapanış nedeniyle nerdeyse bedavaya satıyor ürünlerini.
Bugün öğle arası kızlarla uğradık. Bunu beğendim üstelik çok komik bi rakama.
Omuzlar açık, boyundan bağlı.
Ayyy çok sevdim ben bu bluzu...
Tesadüf pantolon rengimede uydu.
Büroya gelir gelmez giydim. :)))
Yakışmış mı kızlar? Nasıl buldunuz yeni cici mi?

Çarşamba, Haziran 23, 2010

Gözlüğüme kavuştummm


İlkokul 4. sınıftan beri gözlük kullanıcısıyım. Dinlendiriciyle başladım miyopi oldum. Tam 9 ay önce eşimin üzerine ped su şişesi devirmesiyle kırılan gözlüğüme kavuştum.
Nasıl bi ihmalkarlıktır benimki. 9 ay boyunca gözlüksüz idare ettim.
Bugün yarın dedim hep.
 Muayene oldum gözlüğüde bir hafta sonra aldım.
Kendimi şuan çok tuhaf hissediyorum.
Sanki o kadar yıl hiç gözlük kullanmamışım. 9 ayın bedeli olarak gözlerimin derecesi tabiki değişmiş.
Sağ gözümle sol gözüm aynı derecedeydi. Şimdi İkiside farklı derece olmuşlar.


Spora Başladık


Arkadaşlar, bir aydır devam eden (!) diyetimizi dün itibariyle sporla desteklemeye karar verdik.
Dün ilk sporumuzu yaptık. İnanılmaz terledik, inanılmaz yorulduk.
 Bakalım bir ay sonunda kaç kilo vermiş olucam :)
Daha öncesinde devam eden iş arkadaşım hem kilo verdi hemde vücudu sıkılaştı. Göbek möbek kalmadı. İnşallah Buket ve bende bir ay sonra öyle olacaz.
Valla o kadar para yatırdım.
Bu sefer pes etmemem lazım.
İş çıkışı 18.30-19.00 gibi gidiyoruz.
Her aletin bi süresi var, mesela 20 dakika yürüme bandında, 10 dakika bisiklette...
eve gidişim 22.00 olacak.
Eşimde sonuna kadar destekliyor. Eee fit bi karısının olmasını istiyırsa az biraz taviz verecek.
Antrenörümüzü fazla sevmedim, çok sert yahu..
İlk gitmişiz, insan bi anlayışlı olur.

Pazartesi, Haziran 21, 2010

Bi tanede benden olsun

Fotolar net çıkmamış yahu. Yoksa vallahi süperdi makyajım. Altın sarısı ve yeşilli bi makyajdı.
İş arkadaşım yaptı, kendisi önceden güzellik uzmanıymış :))
Gözlerimin altı biraz kırmızı nedeniyse, önceki makyajımı çok sert silmemden kaynaklandı. Bastıra bastıra sildim :))
Buketle geçen hafta kendimizedipliner aldık, normalde kalemle çekerdik. Bi kaç saate matlaşır elimizde kalem ha bire tazelerdik. Artık, sabah çektiğimizle günü kapatabiliyoruz.
Elimiz kaleme yatkın olduğundan eyeliner kullanamadık, dipliner daha pratik geldi bize.

Mor Menekşem

İşteee benim vefalı menekşem. Hatırlayanınız olacaktır, iki üç dal bişeydi bu menekşeyi bulduğumda. Annesine nankörlük etmedi, yapraklandı, büyüdü ve en sonunda çiçek açtı. Açmaya hazır 12 tanede tomurcuğu var.
Göznurum şimdi o.
Yerinden kıpırdatmaya korkuyorum tomurcukları dökülecek diye.

Yeni ojem

Ne kadar hep aynı tonlarda ojem var desemde, elim yine aynı renklere gidiyor.
Eve gelince farkettim aynı renkten varmış zaten.
napiim seviyorum bu renkleri.
Hem yaz rengi değilmi bu tür renkler.

Büroda Kısır Sefası

Cuma günü akşam üzeri bürocek canımız kısır çekince üşenmeden yaptık.
Valla elimize sağlık, bu arada diyette olduğumuzu hatırlatıyorum :))) Bizim diyette böyle olur zaten. Yerkende akşam yemeğini yemeyiz olur biter diyoruz.

Cuma, Haziran 18, 2010

Bir MİM'de benden

Madem ben hazırladım ilk ben cevaplıyım

Felsefem : Kardan adam olur, senden adam olmaz :))
Hayat :Üstesinden gelmeye çalıştığım.
Çocukluk:Yine yaşamak istediğim, ömrümdeki en güzel zamanlar.
Güneş :Antalya'da en son görmek istediğim şey.
Gözler :Kalbin aynası :))
Yıldızlar :Düşsede dilek dilesem dediğim.
Güzellik :Az biraz bende olan.
Sevgi :Annem, babam, kardeşlerim.
Aşk :Eşim.
Müzik :Dım tıs, dım tıs.Ruhumun gıdası.
Dost :Sarı şekerim Dilek.
Para :Azda olsa mutlaka kıyımda köşemde olması gereken.
Zaman :Bazen yavaş, bazen çok hızlı.
Erkekler: :)) Evliyimde...

Savaş :Olmasın yaa.Bebeler ölmesin
Ağlamak:Duygu boşalması.
Deniz :Sevdiklerim olmadan seyrinden bile keyif almadığım.
Ayna :Her gün defalarca bakıştığım.
Hayal :Bende çok var.


Hadi bakalım, kelimeleri okuduğunuzda aklınıza ilk geleni, sizin için ne ifade ediyorsa yazalım.
Veee bu mimle 10 kişiyi mimleyelim.

guneşyuksel
cicikan
ChunLi Beauty
xesrax
my makeup story
reyhane
drama gueen
CitLemBik
tuana
modamakyajveben

Simli mimli

Bu ojeyi, iş arkadaşım minnak Buket hediye etti. İlk defa dün akşamdenedim. İlk sürmemde simler tırnağıma bulaşmadı. İkinciyi gittim eh işte bi kaç tane. Üçüncü dördüncü beşinci derkeeen, sekiz kat sürdüm. Simler ancak istediğim yoğunlukta oldu. Güneşte tırnaklarım yaldır yaldır. Çok hoşuma gitti. Yaz gelince niyeyse oje merakım artar. Kışın kabuğuma çekiliyorum zaar. Ne makyaj, ne süs püs. Ammavelakin yaz gelince tabiri yerindeyse kabak çiçeee gibi açarım.:)))

Perşembe, Haziran 17, 2010

IIIMMMHHH

Dün akşam uzuuun süredir aklımda olan çikolata damlalı keki yaptım.  Tarif biraz uyduruktan oldu :)) ama şahane oldu. Eşim tam 6 dilim yedi inanamadım. Normalde bi tane yiyip kalkar. Bi sonraki yapmamda damla çikolatayı daha fazla koyucam, çünkü eşime dilimlerken çikolatalı yerlerinden ver diyip durdu.

Çarşamba, Haziran 16, 2010

Pembe gönlüm sende

Dikkatimi çektide benim ojelerim çok cartlak renkler. Dün akşam bitmiş ojelerimi ayırırken farkettim. Özellikle kırmızı ve pembede abartmışım. Sadece içlerinde düğünümde sürerim diye aldığım yaldızlı beyaz ve bu uçuk pembe var farklı renk olarak. Halbuki tırnaklarım güzel değildir, uzatma kabiliyetimde fazla yok. Çıt kırılır. Ne diye bu kadar iddalı ojeler aldıysam anlayamadım. Mesela kırmızı oje süreceksem, şöle uzun ve şekilli bi tırnağım olmalı. Artık karar verdim, pembeleri kırmızıları atıyorum kenara hanım hanımcık renklere geçiyorum :)))

Komşu Çatlatan Tuzlukmuş

Dün salı pazarından aldım bunları. Çok şeker geldiler bi tuz için bi karabiber için aldım. Sonra yine pazarda gezerken gördüm ki, adı Komşu Çatlatanmış :)))

ŞAŞKINIM

Bir hediye çekilişine katılıp Shelax Ayak bakım ürünleri kazanmıştım. Dün ben yokken  paketim gelmiş. Turkuaz  arkadaşımızında dediği gibi firma yetkilisi Hakan Bey paketleri göndermiş. Dün ofiste olmadığım için iş arkadaşım almış paketi. Geldiğimde masamın üzerindeydi . Merakla açtım, içinden iki adet, bir ayağın kaymaması için bir de ayakkabının ayağa vurmaması için tasaranmış ürünler vardı.
Yalnız paketler karşı ödeme yapılmış. Şimdi kargoya borcum var. Ben olmayınca sonra almaya geliriz demişler. :))) Ne açık söylüyüm. Kargonun bize ödetilmesi çok tuhafıma gitti. Daha önce XesraX arkadaşımdanda hediye kazanmıştım ama kızcağız kargo bedelini kendisi vermiş, benden para felan talep edilmemişti. Çok şaşkınım. Ha şunuda belirtiyim. Ben ofiste olsaydım, paketi ben alıyo olsaydım, aynen iade ederdim (bilmediğimden açmış bulundum).
Mesele 3-5 kuruş değil. Mesele hediyeye ya, gönülden kopma işi ya...
7.50 lira kargo bedelimi dokunmuş. Canları saolsun:))

Cuma, Haziran 11, 2010

Tanıştırıyım; Dilber Hanım

Bugün ofisimizde bi misafir ağırlıyoruz. Arkadaşımızın minnoşu Dilber Hanım. Çok ısrar ettiğimiz için bugün büroya getirdi. Bi görseniz ne kadar sevimli. Şuan patronun koltuğunda uyuyor :)))
çok uysal, heralde yavru olduğu için. Kim kucağına alsa uyuyup kalıyor. Birazda miskiniz.

Çarşamba, Haziran 09, 2010

Mangal Partisi

Dün akşam ani bi kararla, iş çıkışı arkadaşlarla pikniğe gitmeye karar verdik. Etiydi, mangalıydı, eksiklerdi markette bi hayli oyalandık. Evden çıktığımızda saat 18:30'du. Piknik alanı biraz uzak olduğu için ancak karanlıkta varabildik. Deniz kenarında harika bi piknik alanı Çaltıcak. Arabanın farları ve mangalın ateşi fenerimiz oldu.
Herkes için çok güzel bi akşamdı.
Yiyip içtikten sonra denizede girecektik ama, ahtapot vardır diye korkuttular, giremedik. Oysa deniz suyu çok ılıktı. Gece 23:30 da evimize döndük.
Bi daha böyle bi organizasyonla toplanmaya karar verdik. Ayrıca, karanlıkta piknik yapması başka bi keyifli oluyormuş.

Salı, Haziran 08, 2010

SU..

Artık su görmek istemiyorum.
Sevmiyorum yaaa su içmeyi.
Başım dönüyo, gözlerim kararıyo içerken.
Günde10 tane büyük bardakla öğğğğğğ..
Susamam ben, iki günde bir içerim. Şimdi 10 bardak hemde kocaman.
Susamayı özledim....
Bide iki dakkanın biri WC yüzü görmekten bıktım. Öfff.
Bakınız; su, bi insanın psikolojisini nasıl bozdu.
Başım ağrıyo yaf. Çok su içmekten heral.
Dengemde gitti benim. Ne yazdığımdan haberim yok. Neyse yaf..
Sıkmıyım ben sizi. Gidiyimde bi bardak daha içiyim :(((((

Çay Saati.

Uzun zamandır misafir etmek istediğim bi arkadaşım vardı. Aslında akşam yemeğine alıcaktım ama yetiştiremiycemi anlayınca çaya almak zorunda kaldım. Gerçi yine fazlaca bişey yapamadım ama çay bahane sohbet şahane.


Bu tarifi ablamdan almıştım, benim için yapımı en kolay kurabiyelerden biri. Pastanelerde satılan tuzlu kuru pastanın aynısı. Misafirler hazır olup olmadığını sordu :)


Buda meşhur un kurabiyem her davette mutlaka olur masada.

     Yoğurtlu közde patlıcan salatası, annem göndermişti dolabımda hala 3 paket var.

Pazartesi, Haziran 07, 2010

Taze Fasulye

Bu senenin ilk taze fasulyesini pişirdim. Hafiften kılçıklıydı, fazla lezzetli olduğunu söylüyemiycem. Ama yinede elime sağlık, yedikte valla. Düdüklü tencerede yaptım çabuk olsun diye. Nasıl fasulyesi var Antalyanın anlamıyorum. 45 dakikada pişti düdüklünün içinde. Bizim oraların fasulyesi 15 dakikada tencerede pişiverirdi. Pehhh. Sebzesinde bile iş yok buranın. Sevmiyorummmm.Buranın hiçbişeyini sevmiyorum. Ne denizi, ne havası, ne sebzesi hiçbişeyii...

Cumartesi, Haziran 05, 2010

Kıyametmi kopacak.

Malum şu son saldırı. Aklımdan çıkmayan bi düşünce haline geldi. Kıyamet kopacak! Kıyametin büyük alametlerden biri; müslümanlar ayaklanacak, büyük bi dünya savaşı başlayacak. Şuan müslümanlar ayaklanmış durumdalar. Çok korkuyorum yaa. Bide üstüne dün akşam haberlerde bi ülkede yangın çıkmış. yüz küsür ölü var, hepsi yanarak can vermişler. Bildiğim bi alamette toplu ölümlerin başlayacağı. Küresel ısınma bile alametlerin içinde. Kutuplar eriyecek, çöllere kar yağacak, afetler çoğalacak.... öfff
Çok korkuyorum...

Kabak Yemeği


En sevdiğim yemeklerden olur kendisi. Eşim mesaide olduğu için bu aralar sevdiğim yemekleri pişirebiliyorum. Üstelik yapımıda kısa ve kolay.
Dün akşam baktımdolapta kötü olacak, eşim yokken yapıp yiyim dedim. Kendileri sevmez bu tür yemekleri.
Yarım saat içinde hazırlayıp yedim. Malumunuz diyetteyim ya sebze yemekleri tüketiyorum. Bu akşamda taze fasulye yemeği yapıcam :)

Çarşamba, Haziran 02, 2010

Süpriz Doğum Günü Hediyem

Dün akşam harika bir doğumgünü kutladım. Eşimle geçirdiğimilk doğum günümdü. Süpriz üzerine süpriz yaşadım. Tek kelimeyle harikaydı.

Bu benim minik tavşanım Mikrop. Eşim bana tavşan diye hitap ettiği için bana en uygun hediye buymuş. Adı neden Mikrop; çünkü bi tanede balığım var onun adı da pislik :)) uysun istedim arkadaş olacaklar çünkü.
Eşimin bıraktığı notları takip ederek evin dört bi köşesinde hediyelerle karşılaştım. Çiçekler, hediye paketim, pastam, davşanım...
Unuttuğunu düşünmüştüm, unutmamış canözüm, bal böcüüm.

Salı, Haziran 01, 2010

Kuzuma Bikini


Ablacım çok acil Antalya'ya gelmeniz lazım zira kuzucukumun bikinileri hazır. Ben üsttekini beğendim, bide sen bak sence hangisi? 3 yıl giyebilir hiç bişicik olmaz markası Kom. Fotolarını yakın çekmişim.Büyük çıkmış. Böle el kadar bişeyler çook şekerler.

Pazartesi, Mayıs 31, 2010

Yarın Benim Doğum Günüüümmm

Ehhemm, ehheemmm. Yarın itibariyle 24. yaşımı dolduruyorum. Şimdiden kutlamalar ve hediyeler gelmeye başladı. Evvveet sizde gönderebilirsiniz!! Ayyyy nekadan arsız, nekadan yüzsüz bi insanım.  (Şaka yapıyorum)

Cumartesi, Mayıs 29, 2010

Amanda amaaan ne kadarda büyümüşş

Daha önce yayınlamıştım, bu menekşemin ilk hali.
Soğuk bi Antalya sabahında iş yerimin önünde bulmuştum. Rüzgardan dolayı bi balkondan aşağı düşmüştü. Aldım, temizledim...
Oda nankörlük etmedi ve yaşadı.

Vee şimdi dee çiçek açacağı günü bekliyoruz.

Perşembe, Mayıs 27, 2010

R. Şanal ve Kuantum

Bu araba resmini masamın üzerine yapıştırdım. Niye mi? Göz ne kadar görür, gönül ne kadar isterse hiç bişey ulaşılmaz değildir. Kuantum Düşünce Tekniğine göre bizim olmasını istediğimiz herşeye düşünce gücüyle sahip olabiliriz.  

Oldu da...
Bundan önceki resim şık bir salon takımıydı. Salon takımından sonra kırmızı bi araba resmi yapıştırıcam diyodum. İstediğim salona kavuştum çok şükür.Sıra araba resmi aramaya geldiğinde tesadüfen aynı sayfanın arka kapağındaydı kırmızı arabam.
Şunu öğrendim ki; bilinçaltımız çok aptal. Ne düşünürsen, iyi veya kötü onu yaşanmış kabul edip hayatının yönünü değiştiriyor. Bilinç altımı kandırmayı öğrendim, sevgili patronum sayesinde.
R. Şanal'ın Kuantum Düşünce Tekniğini bi öğrenin derim.Henüz bi kaç tane kitabını okuyabildim.

Anneciğime...

           Canım Annem'e ..
         Herkes beni güçlü sanıyor anne. Oysa ne kadar güçsüz olduğumu bir tek sen bilirsin. Senin gözünde halâ küçük bir kız çocuğuyum hiç büyümüyorum, büyümek de istemiyorum. Sanki yirmi üç değil yedi yaşındayım. Sana o kadar ihtiyacım var ki anne. Sakın beni sensiz bırakma. Ellerimi bırakma sakın anne... Sakın bir yıldız gibi kayıp gitme mavi gökyüzümden anne...
         Sen varsan her şey güzel anne. Daha bir emin basıyorum yere... Adımlarım daha hızlı, yüreğimde daha çok umut var anne... Her şeyi daha çok seviyorum seninle. Seninle daha çok gülüyorum daha az üzülüyorum. Küçük şeylerden mutlu oluyorum.Utanmıyorum yaşımdan, yada biri görürse ne der korkusu yok içimde...

           Kalp kırmıyorum anne hiç beceremedim bunu... Kimseyi sırtından vurmadım anne... Kalleşliği öğrenemedim... Çekip gitmeyi de... Zoru seçtim hep, kolayı hiç sevmedim, sevemedim...  Birini sevmedimse hiç sevemedim.... Sevdiğimi ölümüne sevdim anne... Beni bırakıp hayatımdan gidene kadar, gittiğinde bir daha sevmedim anne...

          Aşık oldum; korkmadım aşktan nede acı çekmekten... Aldım sevdiğimi karşıma sevdiğimi söyledim. Bana deli dediler bu yüzden anne... Sevmek delilikse ben zırdeliyim... Ben senden öğrendim anne ölümüne sevmeyi...

           Babamdan öğrendim sevdiğini sahiplenmeyi... İster sevsinler, ister sevmesinler... İster söylesinler, ister söylemesinler... Ben yine de severim... ben yine söylerim sevdiğimi anne...
           Minik bir yüreğe; koca bir aşkı, yüzlerce dostu sığdırdım anne... Hepsi senin kadar sevdiler beni... Kimi ablam, kimi kardeşim, kimi dostum oldular... Hepsine bir lakap taktım anne. Galiba ben halâ büyümedim anne.. Onların da yüreğinde benim yerim ayrı anne... Onlar da benim gibi anne.. Ben onlar için deliyürek oldum, cankız oldum, asi kız oldum... Görüyorsun ki anne insanları sevmekle başladı her şey... Cana can katmakla başladı her şey... Senin kınalı kuzun, ilk göz ağrın, Gamzen aslında çoktan büyüdü anne... Hayatı tanıdı.. Düştü kalktı... Yine yoluna devam etti dostlarla...

        Bazen ben bile şaşıyorum kendime... Güçlü olan ben miyim? Yoksa içimdeki küçük kız mı?            Karıştırıyorum bazen bu iki kimliğimi anne... Üzüldüğümde sen yoksan yanımda içimdeki küçük kıza sarılıp ağlıyorum ona dert yanıyorum... Bazen düşünüyorum o küçük kızı benimle beraber mi doğurdun? Ben büyüdükçe o hep küçülüyor, küçük kalıyor anne... Belki de bu yüzdendir sen beni görünce onunla karıştırıyorsun... Çünkü ben yirmi üç, o yedi yaşında anne... Bunu kimseye söyleme anne... Onlar yine beni olgun sansınlar…

           Seninle hep gurur duydum, senin benimle gurur duyduğun gibi. Zekkuşum

           Seni Çok Seviyorum. Senin için ölürüm anne... İyi ki senin kızınım, iyi ki her şeyimle sana benziyorum anne... Allah'a emanet ol canım anneciğim... Ellerinden öpüyorum...

Babacığıma...

Benim canım babacığım
             Satırlarıma başlamadan önce öperim nasırla örülmüş ellerinden. Zamanın geçmek bilmediği uzun saatler geçti ayrılalı senden. Nasılsın şimdi babacığım, iyimisin?
             Dağları huzur veren memleketimizde, Suları berrak akan Martta kır çiçekleri açan, vaktin muhabbette eridiği memleketimizde nasılsın? İyi olmamak için sebep, kederlenmek için neden, ağlamak için zaman yok değil mi babacığım orda. Dışarı çıkmadığında bazen, arayıp soran komşular, yalnız kaldığında yalnızlığını paylaşan, kara gün dostları, gelip hal hatır soran akrabalar var değil mi babacığım orda? İyi değilim demek için sebep bulunmaz zaten orda. Değil mi benim canım babam. Belki ilk defa bu kadar düşünüp, resmine bakıp bu kadar dolup hüzünleniyorum. Bu kadar ırak hissediyorum kendimi sana…
             Yokluğun bu kadar dokunmamıştı bana. Daha önce bu kadar ağlamamıştım. Büyüttüğüm hüznümden ağlayarak hiç yazmamıştım sana. Hayat beni ağlatmamıştı baba. Yalan beni kanatmamıştı şah damarımdan. Gurbet bana hiç bu kadar dokunmamıştı. Canım babacığım senden uzak yaşamak o sıcacık nefesinden, o gülen gözlerinden, insana güven veren can veren onurlu yüzünden, ayrı kalmak ayrı yaşamaya çalışmak çok zor babacığım bu şehirde. Bu soğuk ve yabancı şehirde kara bir kâbustan başka hiç bir şey değil. Yokluğu yüreğimin en ücra köşesini bile dağlayan hasretini, kanadı kırık çekmek çok ağır geliyor bana babam. Şimdi sen olsaydın yanımda, “kızım” deseydin “merruşem” deseydin. Bu şehre bu kadar öfkelenmezdim, sağır gecelere şikâyet etmezdim sensizliği, belki gözlerim kan çanağına dönüşmezdi baba. Gülmeyi unutturdu bu şehir bana. Unuttum iyiyim demeyi. Bana hal hatır soranlara gülmeyi ne kadar özledim baba. Seni ne kadar özledim baba. Bende gülebilirdim belki herkes gibi. Anlatılınca kahkaha atılan bir fıkraya belki de bende mutlu olabilirdim. Ama şimdi sen yoksun yanımda gözlerime hayalini getirip resmine bakıp bakıp ağlamaktan başka ve şu mahzun halimi yazmaktan başka hiçbir şey yok bende babacığım.
            Bu şehir beni hiç sevmedi baba. Hiç sarmadı beni. Hiç gülmedi bana. Geldim geleli hep düşman kesildi, boynumu büktüm karşısında yinede kabul etmedi beni bu şehir baba. Hiç kucaklamadı bu şehir beni…

            Yarın yine işe buruk gideceğim, Heveslerim kırık ve soluk. Yarın yine titreşecek dilimdeki kelimeler, zorda olsa güçte olsa yalanda olsa gülüyor gözükeceğim…

           Dualarını eksik etme baba. Senin hasretin bana kar kadar pak, kan kadar hak babam. Hoşça kal babacığım…

Antalya Sosyete Pazarı


Adliyeye yakın olduğu için her perşembe öğle arası mutlaka gideriz. Bi çok ünlü marka etiketleri kesilmiş halde tezgahlarda, 5 lira-7,50 lira- 10 lira...
Bugün yine gittim ve tayt üstü giyebileceğim iki tunik kaptım.

Fiyonkluyu henüz denemedim ama bence en güzeli o. Cici kız olurum belki giyince :)))

Salı, Mayıs 25, 2010

Diyete Devam

Bugün tamı tamına 15. gündeyiz. Yavaş yavaş eriyoruz galiba :)) İnşallah devamı gelecek. Çok zorlanıyorum adliyedeyken yaa... Ya çift kaşarlı tost yiyceksin yada bişey yemeden büroya dönüşü bekliyceksin. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin ( Amiiiin)

İşyerindeki üç arkadaşla başladık diyete. 4. gün ilk firemizi verdik, yola iki kişi devam ediyoruz. Neymiş efenim kilo veremiyomuş. Hade canım hadee..yersen homini gırtlak tabe veremezsin. Biz nasıl veriyoz?  (kendileri bu yazıyı okuyunca bakalım bana ne tepki verecek:))) beklemedeyim)

Meğer Benim Ayarlarım Bozukmuş :)))

Sevgili Hülya yazımı okuyunca bana ulaşmak istemiş ama yorum yazamamış meğer bendeymiş problem :)) İzleyicisi olduğumu farkedemeyincede başka bi blogdan yardım alarak bana ulaşmaya çalıştı



Drama Queen'in Dikkatine!!! Mimozayım Arkadaşımız İçin Özel Post



Öncelikle Mimozayım beni izlemeye almadığı için bu postu ulaştıramayacağımı biliyorum bu yüzden postumu Drama Queen'e paslamak istiyorum çünkü onu Mimozayım'ın izledikleri listesinde gördüm. Drama Queen lütfen bu postu Mimozayım'ın görmesini sağlar mısın?... Şimdiden teşekkürler...






Mimozayım. Canım benim bloguna daha önce yorum bırakmaya çalıştım. Ama bloguna yorum bırakılamıyor. Yorum yok diye sitem etmişsin ama "yorum bırak" yazan yere tıkladığımızda yorum yazabileceğimiz bir panel açılmıyor dolayısıyla yazamıyoruz hiçbirşey. Sitenden sana ulaşabileceğim bir mail adresi de bulamayınca post yazmaya karar verdim. Blog ayarlarını bi gözden geçir istersen.






Öpüyorum seni....
 
 
Tamamen benden kaynaklı bi problem varmış. Üzgünümm..

Küstüm, oynamıyorum.

Bazen düşünüyorum, kimse benim yazılarımı okumuyor galiba... bu zamana kadarki yazılarımda hiiç yorum okuyamadım. Karar verdim daha paylaşım yapmıycam.

Pazartesi, Mayıs 24, 2010

Sonunda Bitti


Daha önceki kurdelası bordo renkti burada çiçekler beyaz olduğu için beyaz kurdelayla yeniden düzenledik.


İş arkadaşım Buket için hazırladığım kutu sonunda bugün bitti. Tam istediğim gibi olmasada eski görüntüsünden uzak süslü bi takı kutusu oldu.
Güle güle kullansın.


Cumartesi, Mayıs 22, 2010

Memleket Hatırası :)


Hayatta dayanamam kumpire. Bu kumpiri memlekete giderken Samsun'da yemiştim. Çok lezizdi. Zaten bi İstanbul/Ortaköy bi de Samsun'da yerim bu kadar lezzetlisini. Kaç aydır Antalya'dayım henüz aradığım lezzeti bulamadım.Bekarken sırf kumpir yemek için Samsun'a gittiğimi bilirim.Diyetteyim ya bakıp bakıp iç çekiyorum.


Burası köyümüz. Ve bunlar da ablam ve kardeşim. Köye babaanne,anneanne ziyareti için gittik. Nasıl özlemişiz....Heryer yemyeşil, mis gibi toprak kokusu...
Üç kardeş yaklaşık 5 aydır yanyana gelmemiştik.

Erkek kardeşimin iki ablasıyla olan ilişkisi biraz farklıdır. Bana diğer ablasından daha tutkundur. Paşamın büyüme çağlarında, ablamız üniversiteye gittiği için hep beni buldu yanında. O yüzden midir bilmem bana daha bağlıdır. Ablama el şakası yapamaz, benim tepemden inmez, ağzı kilit gibidir kimseye bişey anlatmaz, bana içini dışını döker. Ablamla biraz daha resmi benle alabildiğine yılışık olur.

Ablamsa her ikimizede düşkündür. Bekarken kedi köpek misali birbirimizi yerdik, ne zaman ki ayrıldık değerimizi anladık. Ben evlendikten sonra daha da bağlandık birbirimize..

Çok şanslıyım ki; böyle bi ablam ve kardeşim var. Yeşil gözlü Paşam ve Apdıragow (anlamı ne? yada anlamı varmı? bilmiyoruz ama bu benim ablama taktığım lakaptır. Hatta zamanla kısalıp Aptır olmuştur :)) Telefonumda bile böyle kayıtlı ) sizi çoooooooooooook seviyorummmm.