Perşembe, Mayıs 27, 2010

Babacığıma...

Benim canım babacığım
             Satırlarıma başlamadan önce öperim nasırla örülmüş ellerinden. Zamanın geçmek bilmediği uzun saatler geçti ayrılalı senden. Nasılsın şimdi babacığım, iyimisin?
             Dağları huzur veren memleketimizde, Suları berrak akan Martta kır çiçekleri açan, vaktin muhabbette eridiği memleketimizde nasılsın? İyi olmamak için sebep, kederlenmek için neden, ağlamak için zaman yok değil mi babacığım orda. Dışarı çıkmadığında bazen, arayıp soran komşular, yalnız kaldığında yalnızlığını paylaşan, kara gün dostları, gelip hal hatır soran akrabalar var değil mi babacığım orda? İyi değilim demek için sebep bulunmaz zaten orda. Değil mi benim canım babam. Belki ilk defa bu kadar düşünüp, resmine bakıp bu kadar dolup hüzünleniyorum. Bu kadar ırak hissediyorum kendimi sana…
             Yokluğun bu kadar dokunmamıştı bana. Daha önce bu kadar ağlamamıştım. Büyüttüğüm hüznümden ağlayarak hiç yazmamıştım sana. Hayat beni ağlatmamıştı baba. Yalan beni kanatmamıştı şah damarımdan. Gurbet bana hiç bu kadar dokunmamıştı. Canım babacığım senden uzak yaşamak o sıcacık nefesinden, o gülen gözlerinden, insana güven veren can veren onurlu yüzünden, ayrı kalmak ayrı yaşamaya çalışmak çok zor babacığım bu şehirde. Bu soğuk ve yabancı şehirde kara bir kâbustan başka hiç bir şey değil. Yokluğu yüreğimin en ücra köşesini bile dağlayan hasretini, kanadı kırık çekmek çok ağır geliyor bana babam. Şimdi sen olsaydın yanımda, “kızım” deseydin “merruşem” deseydin. Bu şehre bu kadar öfkelenmezdim, sağır gecelere şikâyet etmezdim sensizliği, belki gözlerim kan çanağına dönüşmezdi baba. Gülmeyi unutturdu bu şehir bana. Unuttum iyiyim demeyi. Bana hal hatır soranlara gülmeyi ne kadar özledim baba. Seni ne kadar özledim baba. Bende gülebilirdim belki herkes gibi. Anlatılınca kahkaha atılan bir fıkraya belki de bende mutlu olabilirdim. Ama şimdi sen yoksun yanımda gözlerime hayalini getirip resmine bakıp bakıp ağlamaktan başka ve şu mahzun halimi yazmaktan başka hiçbir şey yok bende babacığım.
            Bu şehir beni hiç sevmedi baba. Hiç sarmadı beni. Hiç gülmedi bana. Geldim geleli hep düşman kesildi, boynumu büktüm karşısında yinede kabul etmedi beni bu şehir baba. Hiç kucaklamadı bu şehir beni…

            Yarın yine işe buruk gideceğim, Heveslerim kırık ve soluk. Yarın yine titreşecek dilimdeki kelimeler, zorda olsa güçte olsa yalanda olsa gülüyor gözükeceğim…

           Dualarını eksik etme baba. Senin hasretin bana kar kadar pak, kan kadar hak babam. Hoşça kal babacığım…

Hiç yorum yok: